1917’de yayınlanan Balfour Deklarasyonu, hem hem de İsrail için dönüm noktası oldu.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı deklarasyon, 1948’de bugünkü İsrail’in kuruluşuna giden süreci hızlandırmasıyla göze çarpıyor.
Balfour Deklarasyonu, aynı zamanda Filistinlileri ve Arapları, bazı Arap ülkelerinin son dönemde ilişkilerini normalleştirme eğilimine girmesine rağmen, İsrail ile henüz sona ermemiş uzun süreli bir çatışma sürecine soktu.
Siyasi uzmanlar her ne kadar “uzak bir ihtimal” olarak görse de Filistinliler, bağımsız bir devletin kurulmasını bekliyor.
Filistin’de işgalin yolunu açan mektup
Eski İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, Siyonist hareketin önde gelen figürlerinden Rothschild Ailesi’nin baronu Lord Jacob Rothschild’e 2 Kasım 1917’de gönderdiği mektupta şöyle dedi:
Majestelerinin hükümeti, Yahudilere Filistin’de bir yurt tesisi fikrini hararetle desteklemektedir. Bu maksatla her ne gerekiyorsa yapılacaktır.
Balfour, bu cümleleriyle İsrail’in kurulmasına İngiltere’nin vereceği desteği açıkça ifade etti.
Tarihe “Balfour Deklarasyonu” olarak geçen mektup, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.
Filistinlilerin toprakları ellerinden alındı
Yahudilerin Filistin toprakları üzerinde bir İsrail devleti kurmasının yolunu açan 67 kelimelik Balfour Deklarasyonu, yayınlanmasının ardından Filistinlilerin topraklarının parça parça ellerinden alınarak vatanlarının işgale uğramasının ilk adımı oldu.
Tarihi Filistin topraklarında İsrail devleti kurulmasının yolunu açan ve İngilizler tarafından Yahudilere verilen bu söz, Filistin’deki büyük halk kitlelerinin yerlerinden edilmesine neden oldu.
İngiltere’den İsrail’in kurulmasına destek
İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında tarihi Filistin topraklarının tamamını işgal etmesiyle eş zamanlı olarak gelen bu deklarasyon üzerine yürütülen girişimlere, 1918 yılında Fransa ve İtalya’dan, 1919’da da ABD ve Japonya’dan destek geldi.
Filistin’i işgali döneminde (1917-1948) İngiltere, dünyanın tüm ülkelerinden Yahudileri organize etmek, bölgeye çekmek ve İsrail’in kurulmasına destek sağlamak için çalıştı.
Filistinli yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, Filistin davasının hâlâ risk altında olduğunu söyledi.
İbrahim, “Filistin ile İsrail arasındaki güç dengesinde görülen fark, İsrail’in Filistin devletinin kurulması konusundaki uzlaşmaz tavrı ve Arap dünyasındaki sıkıntılar Filistin davası için risk teşkil ediyor.” dedi.
“Normalleşme, İsrail’e meşruiyet kazandırıyor”
Bazı Arap ülkelerinin İsrail ile ilişkilerini normalleştirmeye çalışmasının Filistin’in konumunu zayıflattığına dikkati çeken İbrahim, “İsrail ile normalleşme, özellikle İsrail’e meşruiyet kazandırdığı için tehlikeli.” uyarısında bulundu.F
“Fetih-Hamas bölünmesi sona ermeli”
İbrahim, Filistinlilerin bu krizden çıkabilmesinin ancak mevcut (Fetih ile Hamas arasındaki) bölünmenin sona ermesi ve tehlikelerle birlikte mücadele edilmesiyle mümkün olabileceğini söyledi.
Filistinli yazar, son olarak İsrail’in uzlaşmaz tutumunun bağımsız bir Filistin devletine yönelik umutların giderek zayıflamasına neden olduğunu aktardı.
Haber Kaynağı: Anadolu Ajansı (AA)